İşte Küba, böyle bir balık hafızalının oturup ağlayacağı
cinsten bir ülke.
Total Amerikan propagandasına değen her film, kişi ve
belgeye atıfta bulunarak “Ama oradaki sefaleti turistler görmüyor” gibi
hariçten gazel okuyacaksanız, yollarımızı burada ayıralım lütfen.


Özellikle Havana’da ama genel olarak da her şehirde, her dakika birisi gelip elinizi sıkar ve sizinle tanışarak ahbap olur. Bazen bir şeyler satar, bazen de sadece sohbet eder. O sohbetin sonunda doğal bir şekilde sizden 1 Cuc ister. Komünist bir düzende, doğal olarak paylaşmayı bekleyerek sizden para isteyen bu kişinin dilendiğini söylemek sizin değerlendirmenize kalmıştır ama bana sorarsanız hayvanlık olur. Yaklaşık 2TL olan bu talep, sizi fakirleştirmeyecek ama talep eden Kübalı kardeşimin hayatında önemli bir satınalma gücü yaratacaktır. Sadece hiç reklam görmediğiniz bir hafta ile gevşeyen tüm beyin kıvrımlarınızın yüzü suyu hürmetine bile o 1 Cuc verilir, vatandaşla vedalaşarak uzaklaşır!
Raul, turizm ve limitli serbest ticaret ile kazanılan
gelirler sebebi ile ihtiyacı olmayan kişilerin karneden faydalanmasını
engellemek için karneyi tamamen kaldırmayı hedefliyor. Bu limitlere karşın her
çocuğun, 15 yaşına kadar her gün, 1 lt soya sütü ve su hakkı bulunuyor. Çünkü
çocuklar bu ülkede kutsal.
Havana’dan uzaklaştıkça ve daha ufak kasabalara gittikçe hayat standartları yükseliyor. Toplam bir yoksunluk hakimiyetini korusa da, köyün şehirden daha çok kalkındığı bir ülke Küba. Her sokak köşesindeki mahalle parkında 13-15 yaşlarında çocuklar, ilk gençliğin heyecanı ile süslenip, tamamen güven içerisinde sabah gün ışıyana kadar sohbet edip şarkılar söylüyor. Ve siz onları izlerken yoksulluk ile yoksunluk arasındaki farkı, kimi kader olan coğrafyalarda parayla huzuru satın alamadığınızı bir kez daha hatırlıyorsunuz.
fotograflar için: reng.in