Benim gibi balık hafızalı insanlar, eski tanıdıklarına,
gezdikleri yerlere ya da izledikleri filmlere dair pek çok şeyi unutsa da,
hepsine ait duyguları baki kalır. Bu yüzden gezi önerilerinde mekan önermeyi beceremez ama şehirlerin ve
insanlarının bıraktığı duyguları iyi tanımlarlar.
İşte Küba, böyle bir balık hafızalının oturup ağlayacağı
cinsten bir ülke.
Total Amerikan propagandasına değen her film, kişi ve
belgeye atıfta bulunarak “Ama oradaki sefaleti turistler görmüyor” gibi
hariçten gazel okuyacaksanız, yollarımızı burada ayıralım lütfen.
Öncelikle ekonomik ayarları özetlemek gerek. Küba Peso'su ve
Cuc adı verilen turist Peso'su iki ayrı para birimi. 1 Cuc, 1 USD’ye ve aynı
zamanda 10 Küba Peso'suna eşit. Emekli maaşı 10 dolara denk geliyor. Çalışanlar
ise aylık 20 dolar civarında kazanıyor. Siz bir turist olarak Küba Peso'su ile
alışveriş yapamazsınız. Yine bir turist olarak ülkeye Amerikan doları ile girip, döviz bozdurursanız da, ekstra ceza ödersiniz. Bu zeki duruşu, havaalanında
dolar bozduran turistlere Meksika dalgası yaparak kutlayabilirsiniz.
Karne sistemi hala geçerli fakat karneye getirilen kimi kısıtlamalar
sebebi ile bu malzemeler yaklaşık 15 günde tükeniyor. Bu sebeple sokakta insanlar
sizden “sabun” ve “tükenmez kalem” isterler; ki yokluk içinde yaşayan, işsiz birinin
temel ihtiyacının “temizlenmek” ve “yazmak” olması yine gözleri dolduran bir
durumdur.
Özellikle Havana’da ama genel olarak da her şehirde, her dakika birisi gelip elinizi sıkar ve sizinle
tanışarak ahbap olur. Bazen bir şeyler satar, bazen de sadece sohbet eder. O sohbetin
sonunda doğal bir şekilde sizden 1 Cuc ister. Komünist bir düzende, doğal
olarak paylaşmayı bekleyerek sizden para isteyen bu kişinin dilendiğini
söylemek sizin değerlendirmenize kalmıştır ama bana sorarsanız hayvanlık olur. Yaklaşık 2TL olan bu talep, sizi fakirleştirmeyecek
ama talep eden Kübalı kardeşimin hayatında önemli bir satınalma gücü
yaratacaktır. Sadece hiç reklam görmediğiniz bir hafta ile gevşeyen tüm beyin kıvrımlarınızın yüzü suyu hürmetine bile o 1 Cuc verilir, vatandaşla vedalaşarak uzaklaşır!
Raul, turizm ve limitli serbest ticaret ile kazanılan
gelirler sebebi ile ihtiyacı olmayan kişilerin karneden faydalanmasını
engellemek için karneyi tamamen kaldırmayı hedefliyor. Bu limitlere karşın her
çocuğun, 15 yaşına kadar her gün, 1 lt soya sütü ve su hakkı bulunuyor. Çünkü
çocuklar bu ülkede kutsal.
Fidel’in “Çocuklar dünyaya mutlu olmak için gelir” sözü, bu
meta yoksulu ama kültür zengini insanların hücrelerine kadar işlemiş. Devrim
ile birlikte çocukların bakımı hamilelik döneminde, hamile kampları ile
başlıyor. Tercih eden hamileler burada yatıp, hemşireler ile her gün gerekli
sporlarını ve ihtiyaç duydukları gıdayı alarak sağlıklı bir hamilelik ve doğum
süreci geçiriyor. Devrim sonrası tüm karargahlar düzenlenerek büyük bahçeli
okullara çevrilmiş. Günlük hayattaki büyük yokluğun içinde pırıl pırıl
üniformaları ile, neşe içinde sokakta dolaşan çocuklarla gülümseyerek konuşmak,
başlarını okşamak neredeyse kanun gibi. Akşam saatlerinde, dışından birbirinden
parlak renklerle badanalanmış; içerisinde ise sadece bir sallanan koltuk ve
televizyon olan kapısı açık evlerin eşiğinde, işten dönen erkekler, koca
göbeklerinde bebekleri zıplatarak oyun oynuyorlar.
Havana’dan uzaklaştıkça ve
daha ufak kasabalara gittikçe hayat standartları yükseliyor. Toplam bir yoksunluk hakimiyetini korusa da, köyün şehirden daha çok kalkındığı bir ülke Küba. Her sokak köşesindeki mahalle parkında 13-15 yaşlarında çocuklar, ilk gençliğin heyecanı ile süslenip, tamamen güven içerisinde
sabah gün ışıyana kadar sohbet edip şarkılar söylüyor. Ve siz onları izlerken yoksulluk ile yoksunluk arasındaki farkı, kimi kader olan coğrafyalarda parayla huzuru satın alamadığınızı bir kez daha hatırlıyorsunuz.
Sevgili rehberimiz ve tanıyabileceğiniz en naif insanlardan
biri olan Deniz Yalav, “devrim yaşlılara vadettiklerini veremedi ama çocukları
hayal ettiği yere getirdi” demişti dolaşırken. Zengin çocuğu Fidel ile neşeli
devrimci Ernesto’nun, ne kadar başardıkları tartışılsa da çocukların mutluluğunu hayal ettikleri bir devrimden,
eve dönmek çok zordu. Belki bu yüzden “memleket”
gibi burnumda tütüyor, Amerika’ya 56 yıl kafa tutmuş bu gülen insanlar ülkesi.
fotograflar için: reng.in