Çamlıca gazoz tekrar sahnelerde.. gazı azaltılmış, daha şekerli ve caanım şişesi ve metal kapağı değiştirilmiş. Bir heves alıp kamışla föpürdetmeye çalıştığınızda aynı performansı vermediği gibi mevcut gazını da yitiriyor. Yine de saniyelik flashbackler yaşatmak için yeterli.
Küçük avcumu yumruk yaparak tuttuğum gazoz parasıyla sırada bekliyorum. Kumlu ayaklarım şekilsiz taşın gölge kısmında olmaktan mutlu. Ama önümdeki adamın işinin uzamasından mutsuzum. Üstelik kıyıda bir kumdan kale inşaası bensiz devam etmekte. Kale duvarını süsleme görevim, kesin su taşımaktan kaytaran o bücürük tarafından kapılmıştır bile. Radarımda büfeci, gözgöze geliğimiz anda, çırtlak sesim sahnede “abi bi gazoz alabilir miyim?" Telaşımı gören kremlin sarayında tavan süsleme ustasıyım sanır. Aynı telaşla anneye teslim edilen gazoz ve kale inşaatına geri dönüş: “Taam ben geldim. Git sen su taşı!”
Deniz kıyısında kumu kazıp suya ulaşan çocuk, her duyguyu yeni yeni tattığı için midir bilinmez, coşkuyla bağırır: “Su çıktı, hşş.. su çıktı” ve mutlaka kıyıya döner: “annee.. su çıktı, anne baakk!”.
Anne, güneş yağı bulaştırdığı Harlequin’inden kafasını bile kaldırmaz. Oysa “Sanki petrol kuyusu buldun düdük. Denize 5 karış mesafedesin tabi su çıkar!” dese, ne güzel bir anne modeli olurdu di mi?
Şimdiki pedagojik formatif annelerse bir garip. “Aaa.. su mu çıkardın? İnanılmaz. Havuz olsun o zaman burada” gibi anlamsız cümlelele çocukların oyununun ortasına, pasaportsuz, vizesiz dalar oldular. Her yaptığı salak girişim karşısında şaşıran ve takdir eden bir anne, çocuğun gerçeklikten büsbütün uzaklaşmasına; yaptığı her işi anormal bir halt sanmasına, bu özgüvenle büyüyüp erken yaşta doyumsuzluğa ulaşmasına sebep oluyor oysa.
Annem iyi ki okumuş Harlequin’leri...
3 comments:
Bu yazı için müteşekkirim.İdeal bir anne değilim kabul ediyorum. Her zaman etrafımdaki annelerin ( biz anneler ister istemez belirli periyodlarla bir araya geliriz) gereksiz müdahalelerine çelişkiler içinde seyirci kalmışımdır. Elimde bir Harlequin olsa belki daha kolay olurdu...
uzaktan atıp tutmak kolay elbet, ama biz büyüdüysek onlar da büyür -hem de organik tarım, psikolojik açılımlar olmadan da. yani gerçek hayattan yalıtmadan :)
ne güzel yazmışsın rengo, katılmamak elde değil.
Post a Comment