Thursday, 26 July 2012

Oysa Ben

Oysa ben inandığımı bırakmak istemedim hiç. Her sese sorgusuz açıkken içim ve ikna olma yeteneğim grafikler üstünde gezerken bile inandığımı bırakmak istemedim. Üstünde yaşanmışlık hırkası ve spirituel enerjilerin çok cümleli desteğiyle hemen her konuda taktik veren dostlarıma ikna olsam da… kısa sürdü.. inandığımı bırakmadım ben hiç.
İlişkilerde taktik tutturamadım. Biri canımı yakınca bundan ders filan çıkaramadım kimse bakmasın kusuruma. Başkasının beni, benim canımı yaktı diye bendekini değiştirmedim.
Çünkü ben hep mutlu olacağımız güne inandım. Hiçbir fesleğene dokunup koklamadan geçmedim yanından. Çok önceleri dedim ya “beyaz badanalı evlerin arka bahçesine kurulan çilingir sofralarında, iki parmak rakıyı paylaşır gibi eşitlikçi ve apolitik günlere inancım geçmedi.”
Şimdi 8 yıldır etek-ceket kurallarına bile uyamadığım plaza yaşamının gelişim seanslarında ‘ileri savaş taktikleri’ döküyorlar masama. Kişilik testlerime bakıp, bende hiç çıkamayan saldırganlığın, yeri ve zamanında ne kadar da doğru bir şey olduğunu pritlemeye çalışıyorlar üstüme. Saldırmanın doğruluğuna inanıyor insanlar ve afyon gibi giriyorlar network takımların iç ceplerine. Oysa ben inandığımı bırakmadım hiç. Ne yönetici tayyörleri giydim, ne lafı gediğine koyup yaylandım ofis koltuklarında. Onlar “bir havuç koyalım bu işin ucuna” dediklerinde hep kravatlı tavşanlar koştu gözümün önünde.
Dar mı geliyor bu karartılmış camlar. Çok mu çalıyor ömrümden beklenen asansörler. Çok mu az göğe bakıyoruz.
BEATLES, Across the Universe, scenes from I am Sam: http://www.youtube.com/watch?v=8ITxfyUmVS0

0 comments: