Thursday 2 August 2012

Alamo'da Doğdum

Yaz mevsimi, gün ortasında durgunlaşamaz insan. Bünyeye uymaz, cihana ters, zümmü haşa atoma aykırı. Ama hal böyle olunca, yani “neyin var”lara bilmem dediklerimizden; kulak gider Tony Gatlif film müziklerini bulur. Oturursun, daha günü batırmadan Kudsi Ergüner ve tonu konservatuarlara sığmaz çingenelerle rakı sofrasına. Çok sigara içilmişlik nodüllerinin kurban olduğum buğusunda yola düşersin. Ne varmak için, ne ayrılmak için… Yola, toprağa, yolu yaşamaya, sonrasını bilmemeye, modern insanın motorsiklete atfettiği özgürlüğü ayaklarına bahşetmeye gidersin.

Sıcak kumlar yüzümde kurudu kaldı. Gitmediğimden değil burada bekleyişim. Ayaklarımı mı kestiler? İlk defa suya özlemim yok. Zaten yunuslar da kıyıya vurmuş. Orfozlar, denizatları, Barselona’daki çirkin Ay Balığı, Sait Faik öyküsündeki Dülger bile kıyıya vurmuş. İlk defa suya değil de rüzgara, imbata özlemim. Sıcak kumlar yüzümde kurudu kaldı sanki.

İşte o an sofradaki Çingene başlıyor söylemeye: Alamo'da doğdum. Yerim yok, toprağım yok, yurdum yok. Böyledir, bizim kadınlarımız. Acınla şarkını söylediğinde seni darmadağın eder.

0 comments: